Başkan Erbirliler, “Uyutmak demek onları ölüme terk etmek demektir” Manisa Hayvanları Koruma Derneği (HAKDEM) Başkanı Reyhan Elbirliler, sokak hayvanları sorunlarına çare bulmak amacıyla bir düzenlemenin meclise geleceğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Düzenlemede sokak hayvanlarının uyutulacağı yönünde bilgilerin geldiğini ifade eden Erbirliler, “Uyutmak demek onları ölüme terk etmek demektir” diyerek tepki gösterdi. Erbirliler, “Sokak hayvanları sorunlarına çare […]
29 Mayıs 2024 - 16:48 'de eklendi ve 166 kez görüntülendi. A+A-
Başkan Erbirliler, “Uyutmak demek onları ölüme terk etmek demektir”
Manisa Hayvanları Koruma Derneği (HAKDEM) Başkanı Reyhan Elbirliler, sokak hayvanları sorunlarına çare bulmak amacıyla bir düzenlemenin meclise geleceğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Düzenlemede sokak hayvanlarının uyutulacağı yönünde bilgilerin geldiğini ifade eden Erbirliler, “Uyutmak demek onları ölüme terk etmek demektir” diyerek tepki gösterdi.
Erbirliler, “Sokak hayvanları sorunlarına çare bulmak amacıyla bir düzenleme hazırlandığı kulağımıza geliyordu. Bu düzenlemenin içeriğini herkes gibi biz de basın organlarından öğrendik. Dolayısıyla kaynaklardan değil de basından edinilmiş bilgilere göre konuşacağız. 20 sene önce çıkmış 5199 sayılı Yasa’da neler yapılması gerektiği kanun hükümleriyle yer almış ve belediyeler görevlendirilmişti. Bunların en başında üremeye karşı kısırlaştırma operasyonları geliyordu. Belediyeler bu görevlerini gereken ciddiyet ve süreklilikle yapmadılar. Yasa ilgili bakanlıklara da görevler veriliyordu. Bunlardan en önemlisi denetim görevleriydi. Onlar da görevlerini gereken kararlılıkla yerine getirmediler. Yasal görevler yerine getirilmiş olsaydı, 20 yıl içinde bu gün aşırı köpek nüfusu problemi neredeyse sona erecek duruma gelirdi. 20 yıldır uygulanmayan bir yasadan sonra yeni düzenleme hepimizde şok yaşattı. Yasada zaten görevleri olan 4 bakanlık rapor düzenlemiş, başka ülkeler nasıl yapmış diye araştırıp İngiltere’yi seçmişti. Raporlarındaki tespitler görevlerinin yerine getirilmediğinin de acık itirafı olmuştur. 20 yıldan sonra sanki toplama çözümmüş, yüzlerce yıl yok etmenin “Köpekler toplanacak, barınaklarda 30 günlük bir esaret döneminden sonra sahiplenilmezlerse öldüreceklermiş.” 2020 yılında TBMM’de kurulan hayvan hakları komisyonunda her şey masaya yatırılmış, bütün parti temsilcilerinin onayı ile 192 sayfalık 34 maddeden oluşan rapor zaten hazırlanmıştı. O rapor dururken böyle bir tasarı elbette infial yarattı. Birkaç sene önce ortaya çıkan, artık işine de geldiği için resmi kurumların desteklediğinden emin olduğumuz, bir takım medyanın da pompaladığı, çoğu neredeyse sahipli köpeklere ait olan, başka ülkelerden de aldıkları görüntülerle sanki tüm köpekler kalkışmaya hazırlanıyor, saldıracaklar algısıyla “uyutmak” kelimesini vatandaşın dağarcığına kattılar. Ortamda birdenbire bir köpek düşmanlığı oluşturuldu. Vatandaş durumu şöyle değerlendirecektir: “ Devletimiz de köpekleri tehlikeli bulmuş ki yeni bir düzenlemeye gerek duymuş.” Bu inancın egemen olacağı bir ortamda barınaklardaki köpeklerin 30 gün içinde bir yuva bulmasını beklemek, hem de internet üzerinden, aşırı bir iyimserliktir. Üretimi kesmemiş, internette satışa izin verilmiş, kaçak yollarla cins köpek, kediler sokulmaya devam etmiş, çipleme yapılmamış, denetlenmemiş, köpeğini, kedisini terk edenlere yaptırım uygulanmamış, görevliler sorumluluklarını ciddiye almamış sorumlusu sokakta yaşayan gariban köpekler olmuştur” diye konuştu.
Erbirliler, “1389 belediyenin hala 1200’ünde bakım evi yokken, olanların çoğu da yaşam koşullarından uzak, ruhsatsızken köpekler toplanacak barınakta 30 gün sahiplenmesi beklenecek. Sahiplenmeyenler acısız yolla uyutulacakmış. Görevlerini yerine bu güne kadar getirmemiş, fatura zavallı sokaktaki köpeklere kesilmiştir. Avrupa’yı örnek veriyorlar İngiltere ve diğer çoğu Avrupa ülkesinde sokaklarda sahipsiz hayvan olmayışının sebebi, öncelerde onların da yaptığı kısırlaştırma ve hayvanların evlerde bakılmasındandır. Çünkü oralarda bu “refakatçi” hayvanlar ailenin bir ferdi olarak kabul edilmiştir. İngiltere’de evlerde bakılan köpek sayısı 12 milyon, kedi sayısı 10 milyon civarındadır. Bizde ise hayvan sahiplendirmek çok zordur. Eve bir köpek alındığında bu köpeği istemeyen ve hayvan sahibini sürekli taciz eden bir veya birkaç komşu çıkmaktadır. Kentsel dönüşümle yenilenen binaların apartman yönetmeliği, evlerde hayvan beslenmesini yasaklamaktadır. En başta devlet lojmanlarında hayvan beslemek yasaktır! Bunlar biline biline barınaklara alınan onlarca köpeğin 30 günde sahiplenileceğini düşünmek kesinlikle iyi niyet değildir, öldürüleceklerini bilmek, bizlerin aklı ve vicdanıyla oynamaktır, vatandaşı da sanki sorun çözülecekmiş gibi aldatmaktır. 1389 belediyenin hala 1200 belediyede bakım evi yoktur. Köpekler toplandığında nereye konacak ve nereden sahiplendirilecektir? Bizde köpeğin yuva bulması milli piyangodan büyük ikramiye çıkması gibidir. Bakım evi olmayanlar da topladıkları köpekleri nereye koyacak, daha yollarda mı ya da ya da yakalarken öldürecek mi? Görevini yerine getirmeyenlerin faturası sokaktaki kimsesiz hayvanlara kesilemez” diye konuştu.
Erbirliler, “Köpeklerin toplatılması ve öldürülmesi, sokak köpeği nüfus artışının çözümüymüş gibi sunulmaktadır. Halbuki bu, daha sürdürülebilir ve insani alternatifleri dikkate almayan kısa görüşlü ve faydasız bir uygulamadır. Aynı zamanda toplumumuz üzerinde de son derece yıkıcı bir psikolojik etkiye sahiptir. Kısırlaştırılan ve aşılanmış sokak hayvanları periferde yaşayan yabani hayvanlar için bir bariyer oluşturur ve kuduz gibi birçok hastalığın eliminasyonunu sağlar. Fare ve sıçanların Avrupa’nın birçok metropolinde olduğu gibi sokaklarda gezinmesini ve hastalık yaymasını önler. Bugün bu konuda örnek gösterilen ülkelerin tamamında bu sorun çözülmemiştir. Köpeklerin toplatılması ve öldürülmesi, sokak hayvanlarının aşırı çoğalmasının temel nedenlerini ele almaz ve yeni köpeklerin sokaklara düşmesini engellemez. Köpeklerin öldürülmesini teşvik eden bir politika kamuoyunda tepki yaratmakta ve toplumu kutuplaştırmaktadır. Köpeklerin öldürülmesinde sakınca olmadığına dair bir yaklaşım aynı zamanda bireylerin sokak hayvanlarına zarar vermesine yol açmaktadır. Kısırlaştırma, aşılama ve sahiplendirme programları ve toplu sahiplendirme kampanyaları sadece daha insancıl olmakla kalmaz, aynı zamanda barınakların yönetimi ve uyutma /öldürme prosedürlerine kıyasla uzun vadede uygun maliyetlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa’yı taklit eden değil, olumlu örnekleri alıp kendi nevi şahsına münhasır özellikleri ile harmanlayıp, yaşama düşman olmayan, adına ve amacına uyan, atıl olmayan bir Kanunu uygulama kudretine sahiptir. Yeni yasa değil olanı uygulatma ve denetleme ile çözümleri bir seferberlik ilan ederek hayata geçirdiğiniz takdirde köpek nüfusu kısa sürede kontrol altına alınacaktır” dedi.
Köpek satışlarının yasaklanması gerektiğini vurgulayan Erbirliler, “Bugün sayıları tam olarak bilinmese de, bir zamanlar insan bakımında olan ancak sokaklara ya da barınaklara terk edilen köpek sayısı artışa geçmiştir. Köpek satışına ilişkin katı düzenlemelerin geliştirilmesi, etkin bir şekilde uygulanması ya da tamamen yasaklanması, sorunun kaynağı olan sorumsuz yetiştirme ve düşünmeden yapılan satın almaları ele alarak aşırı nüfus artışını engellemeye yardımcı olacaktır. Kitlesel Sahiplendirme Kampanyaları: Sokak hayvanlarının sahiplenilmesini teşvik eden girişimler teşvik edilmelidir. Ekonomik krizin etkileriyle terkler artmakta, köpek sahiplenme oranları ise azalmaktadır. Bu Yerli mama üretimleri desteklenmeli ve kaliteli, uygun maliyetli yerli mama üretimi teşvik edilmeli ve KDV oranı sıfırlanmalıdır. İlgili kanun ve yönetmeliklerde düzenlemeye gidilerek sahipli hayvanlar için de ücretsiz tedavilerin ve kısırlaştırmaların yapılabileceği hayvan devlet hastaneleri kurulması gerekmektedir. Köpek satışları durdurulurken, köpek sahiplenmelerini teşvik amacıyla vergisel avantajlar sunulmalıdır. Bakanlık ve devletin önderliğinde bahçesinde köpekler için yaşam alanı kurabilecek tüm şirketler, belediye binaları ve iştiraklerinin binaları, kamu kuruluş binaları kapasitesine göre 3-4 köpeği sahiplenmeli ve bunların bakımını üstlenmelidir. Kısırlaştırma yalnızca köpeklerin üremesini engellemez aynı zamanda üreme içgüdüsüne bağlı olarak gelişebilecek agresif davranışlarında hormonal düzeyde azalmasına neden olur. Muhtarlar, yerel yönetimler arasında etkin bir işbirliği geliştirilmeli ve özellikle kırsal alanlarda sahipli ya da sahipsiz tüm hayvanlar için kısırlaştırma çalışmaları başlamalıdır. Valilikler tüm belediyelerle işbirliği yapıp, şehrin tüm kısırlaştırma kapasitesini dikkate alarak tüm köpekleri 3 ay içerisinde kısırlaştırılacağı bir plan ile gelmeli, gerekli durumlarda il ve ilçe sınırlarında yer alan üniversite hastaneleri, özel klinikler ve hastanelerde kısırlaştırma çalışmalarına dahil edilmelidir. Hem insan hem de hayvan tüm sakinlerinin yaşamlarına değer veren ve onları koruyan bir toplum yaratmak için öldürme değil yaşatan yasanın uygulanmasını, sunulan çözümlere kulak verilmesini bekliyoruz” diye konuştu.
Mustafa Uslu Yuntdağ Mahalle Muhtarları ile Toplantı Gerçek...
Manisa Dostlar Meclisi’nin Konuğu Manisa Ticaret Borsa...
Başkan Aydın Akagündüz “Memur ve Emeklilere Yönelik Dü...
ÖZCAN, ASGARÎ ÜCRETLİ İLE KAMU ÇALIŞANI ARASINDA Kİ MAKAS KA...
Manisa Celal Bayar Üniversitesi’nde Şok Olay: Görevli ...
Başkan Şentürk Hoşgül “Azerbaycan, COP29 ile Tarih Yaz...
Manisa Musiki Derneği Yeni Yıl Konseri İçin Hazırlıklara Dev...
Türkiye’m Partisi Manisa İl Başkanı Tanyel Çam “...
Manisalılar Derneği’nden Yardımseverlik Örneği:...
CASCFEN Başkanı Nadir Azeri: “Azerbaycan, COP29’...